İçeriğe geç

Nusret Ertem Yazılar

HUZURU ARAR OLDUM

Birilerini dost diye anar oldum
Bunları hakiki dost sanar oldum
Ancak kendi halime yanar oldum
Aldanıp sonra da bir kenar oldum
Dost arar oldum ben zarar oldum

Yüce Mevla’m insanlığı arar oldum
Çok hata yaptım yanlış karar oldum
Neyleyim ki vefasızlara yarar oldum
Neden aldandım nefsime zarar oldum
Neye yarar oldum ben zarar oldum

Boşa çalıştım dünyayı sarar oldum
Beyhude boş mekânlar kurar oldum
İnsanlık nerede kendime sorar oldum
Fiiller garip ne deyim ben firar oldum
Kime yarar oldum ben zarar oldum

Ya Rab kimi derdime ortak tutayım
Hidayet eyle hep meşru alıp satayım
Yardım eyle dünyayı sırtımdan atayım
Halim sana ayandır ben kime anlatayım
Çok işgüzar oldum ben zarar oldum

Çok düşündüm terki diyar olayım
Nereye gideyim acep nerde kalayım
Gurbet kemendini boynuma dolayım
Ne nideyim de doğru bir karar alayım
Eyvah bîkarar oldum ben zarar oldum

Hicret eyleyip sahralara dalayım
Mutluluğu yitirdim nerde bulayım
Mevla’m çıkış yolu aç vasıl olayım
Nasıl edeyim doğru bir karar kılayım
Yolumu arar oldum ben zarar oldum

İnsanlar hüsranda bilmem ne deyim
Kendi kendime sorarım ben nideyim
Acep bilmem neyleyim nasıl edeyim
Mevla’m yol göster ben öyle gideyim
Ah yol arar oldum ben zarar oldum

Ya Rab hidayet ver kendim bileyim
Nice günahım var ben nasıl güleyim
Hatalarım ve günahım için af dileyim
Ah edip ağlayayım günahımı sileyim
Huzur arar oldum ben zarar oldum

Kaderime boyun eğmişim neyleyim
Ben aciz çileli bir kul hep böyleyim
Hem dertliyim günahım var öyleyim
Halimiz sana ayandır kime söyleyim
Deva arar oldum ben zarar oldum

Nice çok boş saygılar sayan oldum
Her yerde hep nefsime kıyan oldum
Nice nice yanlış sözler duyan oldum
Doğru beyan oldum hep biyan oldum
Nefse zulüm eyledim ben ziyan oldum

SİNEDE HANÇER YARASI

Sinede ne hançerdir ne taş yarası
Uzak değil dost ve arkadaş yarası
El değil hısım akraba gardaş yarası
Sinede Ateş ben yanarım el bilmez
Nice dostlarım var nidem hal bilmez

Neyleyim görevini bilip yapmayan başı
Dar günümde halimi sormayan gardaşı
Derdimi anlayıp paylaşmayan arkadaşı
Sinede Ateş ben yanarım el bilmez
Nice dostlarım var nidem hal bilmez

İmtihanı hiç kolay sanmayın cebadan
Çekeriz elden âlemden yakın tebadan
Oğuldan evlattan gardaşdan babadan
Sinede Ateş ben yanarım el bilmez
Nice dostlarım var nidem hal bilmez

Çıkarcı güruhlar yüksekte gezerler
Kurnazlıkla zulmedip safları ezerler
Haksız çıkarlarını da önceden sezerler
Sinede Ateş ben yanarım el bilmez
Nice dostlarım var nidem hal bilmez

Ben yanarım dostlar bakar hal bilmez
Nice dostlarım var ne fayda yol bilmez
Münacatım Mevla’ya dertleri kul bilmez
Sinede Ateş ben yanarım el bilmez
Nice dostlarım var nidem hal bilmez

İyi gün dostu dar günde yanına gelmez
Dost dar günde belli geniş günde bilinmez
Dost dar zaman içindir dar günde silinmez
Sinede Ateş ben yanarım el bilmez
Nice dostlarım var nidem hal bilmez

TAŞ YERİNDE AĞIR

Her işte hak yerini bulmalı
Köşe taşları köşede kalmalı
Asil taşlar asil yerlerde olmalı
Hak sahipleri de hakkını almalı
Gel bir dosta gidelim bülbül ey

Sarraflar arar cevherin bulur
Her taş yerinde değerin bulur
Asil taşlar köşede yerin bulur
Mert yiğitler arar ayarın bulur
Gel sarraf iline gidelim bülbül ey

Köşe taşları asildir köşede olsun
Bırakın asil taşlar yerinde kalsın
Asil mert yiğitler gerek vefa kılsın
Gerçek âşık arasın maşukun bulsun
Gel maşuklar iline gidelim bülbül ey

Hak âşıkları aşka hiç doymasın
Asil taşlar yerinden hiç kaymasın
Düşmanlar sırrımızı hiç duymasın
Dilerim Mevla bizi darda koymasın
Gel aşk ile hak yola gidelim bülbül ey

Söyle bülbül sadık dostun yok mu?
Sadakatsiz dostlarına karnın tok mu?
Bilmem senin derdin benden çok mu?
Sinende ki yara dost elinden bir ok mu?
Gel sadık hak dosta gidelim bülbül ey

Gel illerin efendisi ile gidelim
Güllerin efendisi güle gidelim
Kulların efendisi kula gidelim
Yolların efendisi yola gidelim
Gel hak yola gidelim bülbül ey

DÜNYA İMTİHAN HAYAT BAHANE

Ruhlar âleminden geldik dünya denen cihana
Bu fani âlemde tâbi tutulacağız nice imtihana
Kendini bil zikri tefekkür eyle yalvar Subhana
Haddini bil şükret bir daha dönüş yok bu hana
İmtihan için geldik bu cihana hayat bahane

Ana rahminden duhul eyledik bu âlemi imtihana
Aç gözünü de şöyle bir nazar eyle şu fani cihana
Mevla bize neler vermiş dön bir bak çevre sahana
Düşün bir kendine gel hazır mısın bu ağır imtihana
İmtihan için geldik bu cihana hayat bahane

İmtihan alanı iki kapulu bir handır bu cihan
Zevki sefa için değil hep imtihandır bu cihan
İmtihanı kazananlar için de nagihandır bu cihan
Kaybedenler için de çok acı bir ziyandır bu cihan
İmtihan için geldik bu cihana hayat bahane

Ömrün kıymetini bil bu âlem bir misafir hane
Tüm nimetler bizim içindir çok âlâ çok şahane
Maksat imtihandır nimet ve musibetler bahane
Göz görür dil döner şükreyle ne istersin daha ne
İmtihan için geldik bu cihana hayat bahane

Ahiret yolunda konaklama hanıdır bu cihan
Ehli kanaatler için rahat ve ganidir bu cihan
Sakın aldanma ey insanoğlu fanidir bu cihan
Âdemden beri gelenler göçtü canidir bu cihan
İmtihan için geldik bu cihana hayat bahane

Mevla ceza vermez kul müstahak olmadıkça
Kul müstahak olmaz ki isyanlara dalmadıkça
Islah olmaz ki musibetlerden ibret almadıkça
Felah bulmaz Hakka hakkıyla bağlanmadıkça
İmtihan için geldik bu cihana hayat bahane

EY AZİZLER

Cihat meydanı âlem-i imtihan bu arz değil mi?
Cihatta emri bil mağruf en güzel tarz değil mi?
Emri bil mağruf bizim üzerimize farz değil mi?
Tebliğimiz, çabamız, gayretlerimiz az değil mi?
Uyanalım ey millet. chd üzerimize frz değil mi?

Yanlış yaparız yoksa kıldığımız namaz değil mi?
Yolumuzu bilelim, yoksa ibadet bize haz değil mi?
Dualar kabul olmaz, yoksa samimi niyaz değil mi?
Kendimize gelelim, yoksa ölüm bize vaaz değil mi?
Uyanalım ey millet, cihat üzerimize farz değil mi?

Bilgisiz gafiller yolunmaya müsait kaz değil mi?
Gaflet ile edalı yürürüz bu komik bir naz değil mi?
Kış uykusu da geçen mevsimler bahar yaz değil mi?
Duyalım artık bu feryatlar bize ninnide avaz değil mi?
Uyanalım ey millet, cihat üzerimize farz değil mi?

İyilik, ihsan bilmez, yoksa bunlardaki yüz değil mi?
Cesaretsizlere yollar hep yokuşta, hiç düz değil mi?
Acizlere mevsim hep kışta, hiç yaz ve güz değil mi?
Zalimlere kalmaz her gecenin sonu gündüz değil mi?
Uyanalım ey millet, cihat üzerimize farz değil mi?

Aç ellerini münacatını bildir, Mevla bilmez değil
Ağlayan mazlumlar da nihayet bir gün gülmez değil
Zalimler bir gün hesap verecek, mahşere gelmez değil
Samimi istiğfar edelim, Mevla günahımızı silmez değil
Uyanalım ey millet, cihat üzerimize farz değil mi?

EY YÜCE RABBİM

Ey yüce Rabbim semaya kaldırmışım elim
Hidayet eyle her dem seni zikreyleye dilim
Senin yardımın olmazsa acep ne olur halim
Günahkârım hem derdim var nideyim
Ya Rab senden gayrı kime gideyim

Aciz dertli günahkâr biçare bir neferim
Hz-peygamber liderim Kur’an’dır rehberim
Hamt ile şükrederim işte bu benim zaferim
Günahkârım hem derdim var nideyim
Ya Rab senden gayrı kime gideyim

Gülüne âşık yanan dertli bir bülbülüm
Boynu bükük lale soluk renkli bir gülüm
Dalları budanmış derdi gizli bir sümbülüm
Günahkârım hem derdim var nideyim
Ya Rab senden gayrı kime gideyim

Kırıldı azim ile cesaretim kalmadı gücüm
Yanar sızlar yüreğim ah kan ağlıyor içim
Yıkıldı gönül saraylarım yüklendi göçüm
Günahkârım hem derdim var nideyim
Ya Rab senden gayrı kime gideyim

Sıradan bir neferim yok fazla şanım ve ünüm
Acizim amma hamt olsun Hakka doğru yönüm
Yarın meçhul bu güne şükür heba oldu dünüm
Günahkârım hem derdim var nideyim
Ya Rab senden gayrı kime gideyim

Ah dertlerim çok derin yok mu buna çözüm
Sinem yanıyor gönlüm virane gülmez yüzüm
Halden bilenleredir bilmeyenlere yok sözüm
Günahkârım hem derdim var nideyim
Ya Rab senden gayrı kime gideyim

Yüce Mevla’m yardım eyle dertli bir kulum
Neyleyim kırıldı kanadım kalkmıyor kolum
Senin yardımın olmazsa hüsrana gider yolum
Günahkârım hem derdim var nideyim
Ya Rab senden gayrı kime gideyim

Kader neyi takdir ettiyse daim açıktır alnım
Sade nefsim başka ne düşman var ne de zanlım
Allah ve resulü yeter olmasa da başka yanlım
Günahkârım hem derdim var nideyim
Ya Rab senden gayrı kime gideyim

Beniâdemden çok iyilik ile hem zulüm gördüm
Fani dünyada çok çektim ölmeden ölüm gördüm
İyilik güzeldir ama acınacak kendi halim gördüm
Günahkârım hem derdim var nideyim
Ya Rab senden gayrı kime gideyim

Hazıra konmuş adamdan sayılan fertler gördüm
Başkasının emeği ile hanedan cömertler gördüm
Gerçekleri gizleyen nice zalim namertler gördüm
Günahkârım hem derdim var nideyim
Ya Rab senden gayrı kime gideyim

Mevla’m senden gelen her şeye boynumuz eğri
Merhamet eyle şerlerden koru esirgeme hayrı
Kula muhtaç edip boyun eğdirme senden gayrı
Günahkârım hem derdim var nideyim
Ya Rab senden gayrı kime gideyim

Ya Rab senin ne ilkin var ne sonun ne sağın solun
Seni tüm mekân ve şekilden tenzih eder bu kulun
Tüm yollar hüsrana gider gerçek yol senin yolun
Günahkârım hem derdim var nideyim
Ya Rab senden gayrı kime gideyim

DERVİŞLİK

Dervişliğe bir ehli kâmil gerek
Takva üzere bir ilmi amil gerek
Teslimiyetçi bir mütekâmil gerek
Dervişler çileye tahammül gerek

Dervişlik yolu pek yokuş gerek
Fani dünya için gönlü boş gerek
Daim hayır konuşa dili hoş gerek
Dervişler üşenmeye bir kuş gerek

Dervişlerin bağrı taş gerek
Daim dili zikir gözü yaş gerek
İradeli ola nefisle savaş gerek
Dervişler tevazu eğik baş gerek

İsyansız sabırlı ağır baş gerek
Bir dilim ekmek yavan aş gerek
Engin ola huyunda yavaş gerek
Asi nefislere dervişlik boş gerek

Dervişliğe tam teslimiyet gerek
Teslimiyet olunca telâşe ne gerek
Teslimiyet gösterenler ne mübarek
Teslimiyet yok ise dervişlik ne gerek

Nideyim ben derviş olamadım
Ulu derya ummana dalamadım
Bu deryada kendimi bulamadım
Dervişlik makamında olamadım

DERİN DERTLER

Her beşerin aklı ermez kâinatın akışına
Yaratılış gayesi ve hikmetler ile nakışına
O yaratıcının on sekiz bin âleme bakışına
Mevla kimini sıkar kimine yol açar çıkışına

Dünya acı tatlı imtihandır biz bilemeyiz
Acıya tahammül zordur ağlar gülemeyiz
Yarab nimetle imtihan eyle acı dilemeyiz
Biz aciz kullar ağlar gözyaşımızı silemeyiz

Nakış nakış motif motif ne güzel şu kâinat
Denizde başka karada başka nice bir hayat
Çok yüce bir hikmet hem ne büyük bir sanat
Mevla kimini süründürür kimine verir kanat

Dertli sıkıntılı bir ömür ve mutsuz bir hayat
Neden hep dürüstler için dert yükü bu kâinat
Sanki tüm çıkışlar kapatılmış feryadıma inat
Mevla kiminin yolunu zor kılar kiminin rahat

Acep neden çoğunluk hep doğruya muhalefet
Öyle bir muhalefet ki muhalefet değil bir afet
Çileli bir yaşam ve ihanete uğramış bir hilafet
Mevla kimini korur kimini eyler perişan telafet

Dost zannedip birilerine akıl sordum ara sıra
Herkes çıkar peşinde kimin derdinden kim sora
Unutmayın dostlar belki bir gün size gelir sıra
Mevla kimini gani kılar kimide muhtaçtır hasıra

Halden bilmez boş akıl veren dostlarım çook
Boşa yorulmayın dostlar boş lafa karnım tok
Samimiyet gerek gayri samimilere ihtiyacım yok
Mevla kimini korur kimine isabet eder nice bir ok

Her hısım akraba asla dost diye kast olmaz
Anladım ki çakaldan dost kediden post olmaz
Var git be hey çıkarcı adam senden dost olmaz
Mevla kimini mutlu kılmış kiminin çilesi dolmaz

Yüküm çok ağır sanki üzerime çökmüş dağlar
Eyvah heba oldu ömür hep dertli geçti çağlar
Ah sinem yaralı viran oldu hayalimdeki bağlar
Mevla kimini güldürür kimin de gönlü kan ağlar

Sinem pare pare ah etsem ciğerlerim sökülür
Bu ağır dertleri kafam almaz beynim dökülür
Bu dert yükünü asla taşıyamam belim bükülür
Mevla kimini muaf kılar kimin derdi zor çekilir

Ah derde dert katan haddini bilmeyen fertler
Hazıra konup kendini adam zanneden namertler
Namertlerin yükünü daim neden taşır cömertler
Mevla kimini muaf kılar kimi de çeker ağır dertler

Bazı hazıra konanlar var kendini adam görür
Bu hazırcı nankörler hep haksız saltanat sürür
Hiç utanmadan başkasının emeği üzerinde yürür
Mevla kimini tehir eder kiminin hesabın tez dürür

Acizliğimdendir şikâyet değil hâşâ ne haddime
Münacatım var şikâyetler zarar verir bendime
Daim hamt olsun halime hatayı buldum kendime
Münacatımı sundum en adil makam yüce rabbime

BANA DOST GEREK

Dost demek değil her baba oğul gardaş
Dost hüzün ile sevinci paylaşan arkadaş
Dost hem fikir dert ortağın vefalı sırdaş
Baba oğul gardaş değil bana dost gerek

Herkeste var amca yeğen hem nice dayı
Asla hiç önemli değil rakamlar ile sayı
Önemli olan azlar içindeki dostluk payı
Amca yeğen dayı değil bana dost gerek

Herkeste var baba oğul hem nice gardaş
Her yönde var aynı yolda yolcu ve yoldaş
Her yerde var hısım akraba ve nice arkadaş
Nidem akraba yoldaş değil bana dost gerek

Dostlar son planda görür dünya ile parayı
Hemen koşar gelir sarar dostundaki yarayı
Dost dostun çadırına değişmez köşkü sarayı
Köşklü saraylı çıkarcı değil bana dost gerek

Gerçek dostlar baş tacı sözümüz yok onlara
Yarab muhtaç etme çıkar için hatır soranlara
Mağlup eyleme dost gözüküp tuzak kuranlara
Dost gözüken sahteler değil bana dost gerek

Ey gafil deymez dünya için bu sıkıntı bu telaş
Kendini bil de cahiller ile ne otur kalk ne bulaş
Fani işler için vefasızlar ile ne uğraş ne de dalaş
Sinsi gafil menfaatçiler değil bana dost gerek

Acep niçin çalıştım gece gündüz kazma kürek
Çok ihanet gördüm oklara hedef oldum sürek
Ah bağrım alev alev kalbim sızlar yanar yürek
Sinemden vuran sinsiler değil bana dost gerek

Vefasızların hesabı madde için pusu olsa gerek
Sessiz kalmaları ise avlama uykusu olsa gerek
Kaygılarında hesap tutmaz mı korkusu olsa gerek
Maddi hesap tutan akraba değil bana dost gerek

Dostluk ile insanlık aldı çook derin bir yara
Dost ister isen eğer sen yine ehli takvadan ara
Günümüz insanının tek bir dostu kaldı o da para
Nidem fani dünyada para değil bana dost gerek

Beyninden konuşanlara doğru koşup yaklaş
Kalbinden konuşanlar ile var sarıl kucaklaş
Kendinden konuşanlardan ise tez kaç uzaklaş
Afakî konuşan fosiller değil bana dost gerek

Dostlukta sadakat var ise pek ala pek de hoş
Eğer dostun sana yürüme gelir ise sen ona koş
Eğer samimiyet yok ise dostluklar beyhude boş
Sadakatsiz riyakârlar değil bana dost gerek

Gerçek dost kalmadı kimin çıkarcı kimin bir hoş
Güven yok kimin mafya kimin hırsız kimin berduş
İtimat yok kimin ahlaksız kimin arsız kimin ser hoş
Gayri ahlaki mey hoşlar değil bana dost gerek

AKIL VE AZALARIN ŞÜKRÜ

Akıl odur ki kendi nefsinden hesap sora
Beden odur ki tüm azaları ile kıyam dura
Baş odur ki boyun eğip rükû secdeye vara
İşte baş ve bedenin şükrü öyle ola

Kalp odur ki hakiki iman makamına ere
Göz odur ki harama bakmaya hakkı göre
Gönül odur ki daima salihler-in izini süre
İşte kalp, göz ve gönlün şükrü öyle ola

Boğaz odur ki helal ve az yiye, çabuk doya
Dil odur ki meşru konuşa, sözü yerine koya
Kulak odur ki şerre kapalı, daim hakkı duya
İşte mide kulak ve dilin şükrü öyle ola

Kol odur ki daim temiz ve helalinden kazana
El odur ki harama kalkmaya, hep meşru uzana
Fikir odur ki destek vere, hakkı konuşup yazana
İşte el ve kolun şükrü öyle ola

İskelet odur ki adaba aykırı uzanıp yatmaya
Ayak odur ki haram yollara asla adım atmaya
Yanlış yollara girip çıkmaz bataklara batmaya
İşte beden, ayak ve azaların şükrü öyle ola