İçeriğe geç

Nusret Ertem Yazılar

İMTİHAN OLMAZSA

İmtihan olmasa hayat ve cihanın
Yiğitler olmasa meydan ve sahanın
Karşılığını bulmasa değer ve pahanın
Anlamı kalmaz

İnandım deyip yaşanmayan şahadetin
Taraflı muhakeme olursa hak ve adaletin
Haklar sahibini bulmamış olursa mükâfatın
Anlamı kalmaz

Maksat ve manası anlaşılmamış olsa ezanın
Herkesin yaptığı yanına kalmış olsa cezanın
Onsekizbin âlemi barındırmamış olsa fezanın
Anlamı kalmaz

Tatbiki kanuni kaideler için değilse icabetin
Maksat Mevla’nın rızası için değilse ibadetin
Her biri bir hikmet ve şifa için değilse nebatatın
Anlamı kalmaz

Mevla’nın rızası için değilse duhul ve riayetin
Helal meşru, rızık için değilse tarım ve ziraatın
Gönül kazanmak için değilse görüş ve ziyaretin
Anlamı kalmaz

Din, namus, vatan, için değilse savaşın hareketin
Hayrı hâsene infak için değilse nimet ve bereketin
Takva üzere ibadet için değilse tekkeler ve tarikatın
Anlamı kalmaz

KUTSAL TOPRAKLAR

Toprağımız kutsaldır çünkü sulandı kan ile
Ulu ecdadımız gibi daima koruyalım iman ile
Atalarımız asırlarca savundular kan ve can ile
Toprak kutsaldır çünkü bedeli ödendi kan ile

Toprak satışı tehlikeye düşürür din ve namusu
Zarar görür devletin tüm kurumları ve kamusu
Zaafa uğratır devlet olma hâkimiyetini ve ulusu
Toprağı koruyanlar korur din devlet ve namusu

Toprak satanın ayağının altı derin oyulur
Alanlar galip satanlar mağlup yerine koyulur
Daha kötüsü de tekrar uyutulur cepleri soyulur
Toprağı satmayın satanın eli bağlı gözü oyulur

Bu topraklar şehitlerimizden bize emanettir
Parayla toprak satmak yüce ecdada ihanettir
En büyük suç toprak satışı ihanet ve kehanettir
Toprağı kutsal bilin çünkü en önemli emanettir

Toprak kutsaldır çünkü rızktır ve berekettir
En kutsal geçim kaynağı iş hayat ve harekettir
Toprak satanların sonu acı hüsran ve felakettir
Toprak tüm canlılara mesken rızk ve berekettir

Toprak satışı en büyük yanlış suç ve kayıptır
Asla satılmaz onurlu kimseler toprağa sahiptir
Çok yüce değerdir bunu bilmemek çok ayıptır
Toprak satmak çok büyük bir gaflet ve kayıptır

Bu kutsal vatan için yüz binlerce şehit verdik
Şimdi kimlere peşkeş çekip ayaklar altına serdik
Şehitler kalksaydı yüzlerine nasıl bakar ne derdik
Toprak satılmaz çünkü yüz binlerce şehit verdik

Yüz binlerce şehit bu topraklar için kan döktü
Vatan için ecdadımız mevziler kazdı kök söktü
Ecdat dik durdu bütün zalimler önünde diz çöktü
Dik durun satmayın ayıp günahtır ecdat kan döktü

Toprağı faize verip geleceğimizi tehlikeye atmayın
Arabanızı eşyanızı satın amma asla toprağı satmayın
Avrupa Birliği sevdasıyla doğru ile yanlışı katmayın
Toprak kutsaldır faizi durdurun toprağımızı satmayın

Çıkarcı medyaya değil gerçeğe dayanarak hava atın
Toprağı satarak devlet yönetilmez üretin ve dışa satın
Yanlı yalaka medya ile değil gerçekle cari açığı kapatın
Toprak satmayın üretin denk bütçe yapın sonra hava atın

El birliği ile toprağımıza sahip olalım toprak hayattır
Hâkimiyetini sağlayanlar daima toprağına mukayettir
Hâkimiyeti kaybedip toprak satmak en büyük zayiattır
Toprak kutsaldır çünkü canımız kanımız toprak hayattır

Toprak satanların torunlarına sorun toprağın acısını
Satanlar duymasa da torunlar duydular onun sancısını
Zalimlerin zulmünde buldular ana baba kardeşi bacısını
Toprağı satmayın şimdiden içimizde hissediyoruz acısını

Yeter artık tehlikeli yanlış yol izlemekten vazgeçin
Haçlı Avrupa sevdasını unutun İslam gömleği biçin
Müslüman’ın kurtuluşu için İslam birliği safını seçin
Kanla alınmış toprağımızı nasıl satarsınız neden niçin?

Bu tehlikeli yanlış yolu iktidar uğruna izlemeyin
Bu tehlikeli yanlış yolu halkın gözünden gizlemeyin
Bu tehlikeli yanlış yolu bırakın bunda hayır gözlemeyin
Toprağa sahip çıkın felahı seçin sonu batak yolu izlemeyin

EFENDİLERİN EFENDİSİ (1)

Varlığımız feda olsun senin yoluna
Kıyas değil cihanın tümü para puluna
Vasfınızı vermedi Mevla hiçbir kuluna
En güzel vasfa sahip sensin Efendim

Varlığınız kâinatın varlığına denktir
Hayat nizamınız tüm insanlığa örnektir
Size ümmet olmak zatınızı hak görmektir
Tüm örneklere örnek sensin Efendim

Ümmetin ebediyyen seni hak bilecektir
Ümmetin mutlak ruz-i mahşere gelecektir
Şefaatiniz ile ümmetinizin yüzü gülecektir
Tüm şefaatçilere şefaatçi sensin Efendim

Kâinattaki tüm varlıklar sana muhtaçtır
Varlığın ümmetin başına nurdan bir taçtır
Seni tanımak ins-ü cinne zaruri bir ihtiyaçtır
Tüm kâinatın efendisi sensin Efendim

Kâinatın varlığı sizin varlığınıza fedadır
Makamınız çok âlî çünkü mahbub-i Hüda’dır
Ahmed-i Mahmud ve Muhammed Mustafa’dır
Makam-ı Mahmud zatına mahsustur Efendim
Ezanlar Mevla’nın adı ile adınız bir çağrı nida
Yüce Mevla kılmasın şefaatinizden bizleri cüda
Tüm canlar canım olsa da tümü senin yoluna feda
Kâinattaki en yüce canlar cananı sensin Efendim
(SAV)

HAL BİLEN BİR YÂRE GİDEYİM

Bir iyiliğe yüz kötülük var oldu
Cihanda elem keder bana yar oldu
Nidem artık bu dünya bana dar oldu
Çare Mevla’m derdim bana kâr oldu

Dürüstler sıkıntılı sahteler tok oldu
İyiler azaldı zalim ve kötüler çok oldu
İnsanlık bozuldu iyilik ve ihsan yok oldu
Medet ya Rab kötüler çok iyiler yok oldu

Af Mevla’m ben günahkâr bir neferim
Günahım ve kayıbım çok azdır zaferim
Şehadet yolunda olsa idi keşke seferim
Hatalıyım Mevla’m affet aciz bir neferim

Çok oldu maddi ve manevi kayıplarım
Çirkinliklerin yanında azdır tayyiplerim
Bilmem acep nicedir günah ve ayıplarım
Hatalıyım Mevla’m ben nefsimi ayıplarım

Münacatım var tek yaratıcı en büyük bire
Bizi layık eyleye nebi zişan şayi ani takdire
Altında cem olmak nasibeyle sancağı kebire
Hatalıyım Mevla’m affeyle öyle girem kabre

Oldum şaşkın divane bilmem nere gideyim
Mutlaka her halimizi bilen bir yâre gideyim
Yüce Rabbim göster bir yol bir çare gideyim
Günahlarım çok tek bağışlayıcı bire gideyim

İNSAN VE EDEP (1)

Dik dur olma çıkarcılara maşa
Kibirden uzak ol tevazu ile yaşa
Tamah etme hayat kısa bir temaşa
Kibirden uzak illa edep illa edep

Bu fani dünya fani bir kargaşa
Değmez gereğinden fazla uğraşa
Önem ver nefis ve şeytanla savaşa
Nefsi irade için illa edep illa edep

Olsan da zengin, tüccar, ağa, paşa
En yüksek rütbe ile çıksan da başa
Ecel gelince yatırırlar çamura, yaşa
O ecel gelmeden illa edep illa edep

Fani âlemde sıkıntılar gelir başa
Sıkıntılar ile fani ömür geçer boşa
Fayda vermez vursan da başını taşa
Can bedende iken illa edep illa edep

Ne yaparsan yap illa edep ile yaşa
Ne gelir ise edepsizlikten gelir başa
Edepsizlik etme, küfre düşersin hâşâ
Nerede olursan ol illa edep illa edep

Salih amel işle, ömrü geçirme boşa
Günahına tövbe eyle, vur başın taşa
Kabirde amelin ile kalırsın baş, başa
Kabre girmeden illa edep illa edep

KURTULUŞ DİLEĞİ ÇIKARCILARDAN

Çıkarcıdan dost edinme yabana atar seni
Her dem aldatır satılıklar arasına katar seni
Vasıfsızdır kıymet bilmez de ucuza satar seni
Çıkarcılar elinden ey adil bir dost kurtar bizi

Kendilerini yükseltir küçük tutarlar seni
Çıkarları uğruna dal budak budarlar seni
Sonra yine de yetinmez yalar yutarlar seni
Azgınlar elinden ey hak bir dost kurtar bizi

Yay gibi eğrileri hep yakında tutarlar
Ok gibi doğruları çook uzaklara atarlar
Çıkarları uğruna çıkmaz bataklara batarlar
Eğriler elinden ey doğru bir dost kurtar bizi

Çıkar gördükleri yere takarlar çengeli
Hep menfaatleri yönüne tutarlar pergeli
Emir yasak dinlemez yıkar geçerler engeli
Zalimler elinden ey âlim bir dost kurtar bizi

Hırs bürümüştür çıkarcıların gözlerini
Hep doğru sanırsınız çok cilveli sözlerini
Menfaatlerine dokun da bir sonra gör yüzleri
Menfaatçiler elinden ey tek bir dost kurtar bizi

Doğru sanır aldanırsın cilveli sözlerine
Gerçeği görmezler perde inmiştir gözlerine
Hesap tutmaz ise isyan eder vururlar dizlerine
İsyancı asiler elinden ey yüce bir dost kurtar bizi

GÜNÜMÜZ İNSANI VE ALDATMACA EĞİTİM SİSTEMİ

Kâinattaki tüm varlıkların, en değerli varlık olan insan için değeri var. Amma ve lakin en değerli varlık olan insan, değerini yitirince, bu değerlerin ne değeri var. Evet, günümüzde insanlık hızlı bir şekilde değerini yitiriyor. En değerli varlık olan insanı insan yapan değerleri koruyalım ki, en değerli varlık olan insanı koruyabilelim. Nasıl derseniz; âcizane şöyle deriz, her şey küçükten -çekirdekten- ve tabandan başladığı gibi, insanı da çekirdekten ve tabandan ele almak gerekir. Mesela milli eğitim diyoruz. Aslında eğitimin gözle görülür şekilde milli bir tarafı kalmadı sanırız. Çünkü bu sistemin oluşturduğu iktidarlar hep kendi inanç ve ideolojileri yönünde insanları ve insanlığı yönlendirmeye çalışıyorlar. Aslında bu milli değil o zaman hinli, yani hileli eğitim olmaz mı? Bizim milli ve manevi değerlerimiz Kur’an ve İslâm’dır. İslâm’ı öğretmediğiniz takdirde insan değerli varlık olmaktan çıkar, en büyük problem olur, yani PKK olur, eşkıya olur, anarşi olur, “hain” olur, artık ondan her türlü kötülük beklenir. Siz insanın ve insanlığın yaşama kılavuzu olan Kur’an’ı yasaklar, öğrenip, öğretip, doğru anlayıp ve anlatmazsanız, o zaman insan insanlıktan çıkar ve kan döken bir varlık olur. Bugün dünyanın her tarafında kan dökülmüyor mu? Hep güçsüz mazlumlar sömürülüp öldürülmüyor mu? Güçlü olan zayıfı ezmiyor mu? Yani şu medeni sayılan vahşi Avrupa’nın ve Amerika’nın vahşeti dünyayı kana bulamıyor mu? Rusya ve Çin aynı vahşeti uygulamıyor mu? Bu nasıl medeniyet, nasıl demokrasi, insanlık bunun neresi? Asıl medeniyet Osmanlı’da idi. Çünkü kendi bünyesine aldığı milletleri adalet ile hür bir şekilde idare ediyor, haksız savaş yapmıyor, asla sömürmüyor ve ezmiyordu. Ancak haksızlara ve zalimlere karşı savaşıyor adaleti sağlıyordu. Başarılı olmaları da Kur’an’a tam bağlı kalmalarıydı. Evet, şimdi gelelim bugünkü eğitim sistemine. (4 + 4 + 4) sistemi de bize aldatmaca geliyor. Hiç faydalı tarafı yok mu? Var, fakat aldatma tarafı daha çok. Çünkü beş buçuk yaşında çocuğu alıp on sekiz yaşına kadar tutacaksınız, bu yıllar içerisinde ne verip ne öğreteceğiniz de meçhul. İslâm ülkelerinde mecburi eğitim (5 + 3) o da kesintili olmalı. Din eğitimi yani ilmihal eğitimi mecburi olmalı. Beden, müzik, cinsellik ve bunun gibi eğitimler mecburi de, neden insanı insan yapan ilmihal eğitimi mecburi olmasın? Mecburi olsun istemeyenler istemiyoruz diye dilekçe versinler. O halde istemeyenlerin oranı asgariye düşer. İşin diğer bir aldatma yönü de beşeri bilgiler beş buçuk yaşında başlıyor da, ilmihal bilgisi neden on bir yaşında başlatılıyor? Yani on yaş üzeri, on yaşına gelmiş bir çocuğa Kur’an’ı biraz zor öğretebilirsiniz. Lütfen birbirimizi aldatmayalım, milletin gözünü boyamayın. Zaten bu millet uykuda. Ayrıca biz İslâm’a göre meşru eğitimin hiçbirine karşı değiliz ve olamayız. Biz isteriz ki herkes üniversite bitirsin ama İslâmi bilgilerle birlikte. Lakin eğitim ihtiyaca, zamana, zemine ve imkâna dayalı olmalı. Bir de işçi, memur, köylü, çiftçi ve küçük esnafın çocuğunu okutma gücü olmadığı gibi, din âlimi, hafız, fıkıh âlimi ve çiftçiye yardımcı eleman zanaatkârlara çırak lazım değil mi?

On sekiz yaşından sonra bu işleri çok zor yaptırabilirsiniz. Peki, onsekiz yaşına kadar okuyacak çocuklara devletin ne gibi desteği olacak ve bu çocukların can ve namus güvenliği nasıl korunacak oda meçhul. Deniliyor ki son dört yılı açıktan okuyabilir. Peki, açıktan okumak o kadar kolay ve bedava mı? Eski büyük İslâm âlimleri ve zanaatkârlar hep on iki yıl beşeri sistemin okulunda bu şekilde bu dersleri mi okumuşlardı? Bir de, on sekiz yaşına kadar kız erkek aynı sıralarda eğitim görerek dindar bir nesil nasıl yetişir? Bu da İslâm fıkhına çok aykırı değil mi? Ateşle barutu bir arada nasıl tutacaksınız ve cuma namazı için tekbir alınırken kadın anons yapıyor sevgili öğretmenler ve sevgili çocuklar ders başlamıştır! Bunlar namazla mükellef değil mi? Namazsız cumasız dindar nesil bu sistemle ancak bu kadar yetişir.12 yıllık mecburi eğitim bu İslâmi sakıncaları beraberinde taşımıyor mu? 12 yıllık diploma vermek önemli değil ki dünyevi, uhrevi, insani ve ahlaki değerleri öğretmek çok önemli. Ayrıca diploma insanlara iş ve aş vermiyor ki. Bizim âcizane tavsiyemiz şudur: Vatanı, çocuğunu ve insanlığı bugünkü şerlerden ve tehlikelerden korumak isteyenlerin sıbyan okullarına yani anaokullarına önem vermelerini öneririz. Çünkü çocuğa ilk ne verirsen o kafasına yer ediyor. Gerçi çökmüş sistemin yeni eğitim yasasına göre okuma yaşını beş buçuk yaşa çekmeleri halinde bu okulların iki yılını çalarak onu da bitiriyorlar ve yine bu hileli eğitimin çocuklarımıza fazla bir şey vereceğinden fazla ümitli değiliz. Bir de şu yanlış noktaya değinmek istiyoruz, bir defa ilköğretimde taşımalı ve vardiyalı sistem de çok yanlıştır. Çünkü burada asıl yapılması gereken şudur: Okullar toplu ve merkezi değil, her mahallenin ihtiyacını karşılayacak yakın mesafede olması lazım. Çünkü beş buçuk yaşındaki çocuğu karda ve kışta sabahın koyu karanlığında alıp serviste bir saat dolaştırdıktan sonra ancak okuluna ulaştırabiliyorsunuz. Servis parası olmayan ailelerin halini de düşünün. O halde tek vardiya kaçınılmaz bir zarurettir. Çünkü çocuk sabah dokuzda kahvaltısını yapacak sonra okuluna gidecek, sonra da akşam olmadan saat dört gibi evine dönecek. Yoksa taşımalı ve çift vardiyalı eğitim beş buçuk yaşındaki çocuğa ve hem de ailelerine en büyük zulümdür. Ama siz tam tersini yapıyorsunuz, üniversite talebesini saat sekizde okula gönderiyor beş buçuk yaşındaki çocuğa zulmediyorsunuz. Adalet mi bu? Bir defa iş burada yanlış değil mi? Bir de ilkokul, orta ve lise birbirinden ayrılmalı çünkü orta, lise talebesi ne yapıyorsa ilkokul talebesi de ondan öğrenip onu yapıyor. Ayrıca on iki yıl mecburi eğitim acaba insanlığın cehaletini çözebilecek mi? Sanmıyoruz. Çünkü İslâmsız eğitimler cehaleti asla çözmez. Biz hep okumuş cahillerden çektik ve çekiyoruz. Sadece dünyevi tahsil yapmak cehaleti çözmüş olsaydı, Ebu Cehil devlet reisi idi. Neden efendimiz (s.a.s.) Ebu Cehil lakabını taktı? Demek ki tek yanlı okumak cehaleti çözmüyormuş ve çözmesi de beklenmemeli. Bu; hiçbir asırda mümkün olmamıştır, olmayacak ve olmaz da.

NİYET VE İCRAAT

Talebe sandı millet aldanıp verdi oyu
Dersi başka merciden aldı kazdılar kuyu
Emir yanlış yerden değişmez bunların huyu
Acep ne yapmak isterler niçin aldılar bu oyu

Anlaşılmaz garip bir hal aldı niyetleri
Bu kadar tavize rağmen bitmedi diyetleri
Faiz- fuhuş- domuz bozdu manevi afiyetleri
Acep ne yapmak isterler nedir garip niyetleri

Fuhuş serbest yetkisiz kaldı emniyet amirleri
Nereden alıyorlar İslam’a hakaret bu emirleri
Bu Emirler kimden kesiyor kesilmez demirleri
Acep ne yapmak isterler kimden geldi emirleri

Önerileri içte ve dışta hep laikliği hitaptır
Ama millet bu yanlış gidişattan çok bitaptır
Akıl kitapları da ihanet içeren yanlış kitaptır
Acep ne yapmak isterler ifadeler ihale hitaptır

Böyle tavizler İslam’da yok ve olmayacaktır
Bu yanlışlar asla doğru karşılık bulmayacaktır
Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmayacaktır
Acep ne yapmak isterler akıbet hoş olmayacaktır

İslam’da tasavvufi tarikatlar vardır ve haktır
İslam’a uymayan icraatlar çok yanlış ve bihaktır
İnsanlık dışı bu haramlar çok ağır suç ve yasaktır
Acep ne yapmak isterler yanlışa makul ikaz haktır

Karam bole dönüştü karmaşık sinsi hesapları
Domuza kasaplık dedi şaşırdılar tüm kasapları
İslami değil hangi sapık tarikattandır intisapları
Acep ne yapmak isterler nicedir yanlış hesapları

Fakir fukaranın feryadına tıkadılar kulakları
Artık aşka dönüştü Avrupa Birliği merakları
Siyonizme kanal açtı millete kapattılar arkları
Acep Nice olur akıbetimiz satmayın toprakları

Yalan ve aldatma üzerine kuruldu çarkları
Yeter artık bu hata ve yanlışlar geçti kırkları
Vergi üstüne vergi kalmadı milli şeften farkları
Acep ne yapmak isterler niçin satarlar toprakları

Muhteşem Süleyman’a nispet dizi film çevirdiler
Şekilde insan görüldü küle yatıp semeri devirdiler
Süleyman’ın kılı dahi Olamaz bir şekil bir tavirdiler
Acep öç almak için mi? Muhteşem yüz yılı çevirdiler

Bunları eşeğe benzetmek eşeklere hakaret sayılır
Bu filmi izleyen gafillere yazıklar ki aldanıp bayılır
Ecdada hakaret O rezil filmi izleyen leşler nasıl ayılır
Acep ne yapmak isterler bu hakaret nasıl meşru sayılır

Semer dedik ama tüm semer taşıyanlara hakaret olur
Oda kızmazsa Bunlara hınzır desek belki karşılık bulur
Bu adiler yüz bulunca tarihimiz alçakça ve adice yontulur
Acep ne yapmak isterler çok şanlı tarihimiz nasıl unutulur

Borca batıp Her şeyimizi sattı sinsice bizi aldattılar
Derin endişelerimiz var acep tarihimizi demi? sattılar
Sonra böyle bir Süleyman bilmiyoruz diye nutuk attılar
Acep ne yapmak isterler şapla şekeri birbirine kattılar

Dans melanetini yüz yıl icra edemedi aman dediler
Muhteşem Süleyman lakabını biz değil onlar verdiler
Korkak adiler şimdi film yaptı halt işledi nane yediler
Acep nedir bu pazarlık yasaklamadı demokrasi dediler

Büyük günahları serbest bıraktı bozdular maneviyatları
İslam’ın yasaklarını meşru saydılar ondandır zafiyetleri
Dünyada aldatırlar ama ahirette olmayacak muafiyetleri
Acep ne yapmak isterler haramlarla bozuldu maneviyatları

İşçi emekli memura vermedi zirveye çıkardılar maaşlarını
Suni gündem oluşturup örtbas ediyorlar birçok yanlışlarını
Sonra da temiz iş yapmış gibi askerlere taşıtıyorlar naaşlarını
Acep ne yapmak isterler nasıl yerler ki fakirin hakkı maaşlarını

Yanlışları örtbas etmek için çok uygun bir kılıf Ergenekon’u var
Yanlışlar olur yapılır ama bu yanlışların bir sınırı dozu bir tonu var
Dünyada yapsın yesinler amma nihayet bu fani âleminde bir sonu var
Acep ne yapmak isterler kamofle için iyi ki bir perde Ergenekon’u var

Fani dünyada doğru ve yanlış herkesin kendine göre bir hesabı var
Doğru ve yanlış her hesabın muhakkak hesabına göre de bir nisabı var
Hesap ne olursa olsun tüm hesap üstü yüce Mevla’nın da bir hesabı var
Acep ne yapmak isterler unutmayın yanlış hesaba Mevla’nın gazabı var

EY AZİZ İSTANBUL (1)

Hz. Rasulullah’tan fetih müjdesini aldı
Hz. Fatih yüce zafere ulaştı, payitaht kıldı
Yüce belde ilim yuvalarıyla cihana ün saldı
Evliyalar diyarı şehr-i rabi’an ey aziz İstanbul

İslambol adıyla çok yüce bir şerefe nail oldu
Eyyûb el-Ensari ve Sahabileri bağrında buldu
Nice âlim ulemâ bu beldede ilim ve irfanla doldu
Şeyhi meşyihler diyarı şehri rabian ey aziz İstanbul

Hz. Yuşa Aleyhisselam’dır manevi komutanı
Bağrında taşıyor Hz. Fatih ile Hz. Eyyûb sultanı
Mimar Sinanlar kurdu nice tarihi bu güzel mekânı
Nice Sahabilerin diyarı şehri rabian ey aziz İstanbul

Tarihi camileri, medreseleri, tekkeleri, kubbeleri
Dünyaca çok ünlü eserleri, eşsiz manzaralı tepeleri
Dünyanın incisi Çamlıca tepeleri, boğaz ve cepheleri
İlim, İrfan, mekânlar diyarı şehri rabian ey aziz İstanbul

Ne büyük şeref Hz. Eyyüb’el-Ensari’yi taşır bağrında
Bin bir hikmetler, bereketler vardır taşında, toprağında
Yüce zatlar buradan İslam’a ışık tuttu tarihin her çağında
Nice büyük Evliyalar diyarı şehri rabian ey aziz İstanbul

Manevi olarak kıymetli en güzel beldeleri Fatih ile Üsküdar
Birinde İslam ve tarih birinde Aziz Mahmut hûdayi Hz. yatar
Üsküdar’ın tarihi ve manevi nice özellikleri çok daha manidar
Manevi ve tarihi özellikleriyle ünlü şehri rabian ey aziz İstanbul

SEN BİRSİN YÜCE ALLAHIM

Sen yücelerden yücesin
En büyük en yüce sensin
Tüm ganilerden en ganisin
Çok ganisin yüce Allah’ım

Tüm varlıkları yaratansın
En büyüksün âliyyül âlâsın
Rahman ve Rahim Mevlasın
Rabbil âlemsin yüce Allah’ım

Yücesin büyüksün bir teksin
Her şey fani baki tek gerçeksin
Ortağın benzerin yok sen teksin
Büyüksün Ehâdsin yüce Allah’ım
Tüm bu kâinat senin eserin
Nicedir kâinattaki hikmetlerin
Senin hikmetlerin derin mi derin
Kâinatın Malikisin yüce Allah’ım
On sekiz bin âlemi yaratan
Daima görüp gözetip kuşatan
Yediren içiren koruyup yaşatan
Âlemlerin hâlikisin yüce Allah’ım

Tüm varlıklara emir buyuran
Emirlerini yasaklarını duyuran
Bütün canlıları yedirip doyuran
Razzakul âlemsin yüce Allah’ım

Birliğine tüm kâinatı delil eyleyen
Dilediğin aziz dilediğin zelil eyleyen
Kimin ömrünü uzun kimin kalil eyleyen
Sevdiklerin Halil eylersin yüce Allah’ım

Ancak tüm ibadet ve taat sanadır
Tüm övgüler şükür ve hamt sanadır
Habibinin izinde iman ve itikat sanadır
Sen tek malik’ül mülksün yüce Allah’ım

Âliyyül âlâsın büyüklüğün sonsuzdur
Bütün yarattıklarına iyiliğin sonsuzdur
Ebediyyül ebedsin ebediliğin sonsuzdur
Ezeli ve ebedi tek sensin yüce Allah’ım

Tüm Canlılara merhametin sonsuzdur
Bütün yarattıklarına rahmetin sonsuzdur
Ahirette sevdiklerine niğmetin sonsuzdur
Acıyan ve koruyan sensin yüce Allah’ım

Yüce adaletin ve hikmetin sonsuzdur
Tasarım ve yaratıcı kudretin sonsuzdur
İlmin iraden adalet kuvvetin ve sonsuzdur
Kuvvet kudret sahibi sensin yüce Allah’ım

İnanan ins’ü cin ve melekler seni tasdik eder
Kâinattaki tüm varlıklar daim seni tespih eder
Tüm noksan sıfatlardan yüce zatını tenzih eder
Noksan sıfatlardan münezzehsin yüce Allah’ım