Birinci (3) yanlış; bir defa şu üç hasleti unutmalıyız.
Bir, rahatı, iki, lüksü ve israfı, üç, keyfi, zevki ve kahkahayı… Çünkü çember daralıyor. Bunu böyle bilmeliyiz. Bu üç hasleti unutalım derken tabii ki oturup ağlayalım demek istemiyoruz.
Yani ona göre düşünüp tedbir alarak yaşamamız gerekir diyoruz.
İkinci (3) yanlış; bir, biz hata ve kusurları hep başkasında arıyoruz, hiç kendi nefsimizi muhakeme etmiyoruz. İki, her işi de başkasından bekliyoruz. Üç, her doğru her yerde konuşulmaz, ama biz doğruları konuşmaktan hep kaçınıyoruz. Eğer siyasetçi ise, aman oy kaybederim, esnaf ise aman müşteri kaybederim, cemaat cemiyet önderi ve lideri olanlar da, aman itibarımı kaybederim korkusu ağır basıyor. Yani daha doğrusu, emri bil maruf ve nehyi anil münker farizasını Müslümanların çoğu bilmiyor, bilenlerin birçoğu da maddemize zarar verir diye terk ediyor. Geri kalanların birçoğu da ihmal ediyor. Şu derdimizi de Müslümanlar hiç dert etmiyor. İstatistiklere göre, bu memleketin % 99’u Müslüman, kalan % 1’ini de ikiye böl geriye (% 0,5) yani buçuk kalır. Peki, % 0,5’in yani buçuğun ibadet günü var da, neden % 99’un yok. Bu nasıl Müslümanlık nasıl demokrasi, Müslümanlık ve demokrasi bunun neresinde? İslam’da böyle bir demokrasi yok.
Günümüz Müslümanları bunu neden hiç dert edinmiyorlar? Şimdi bahane eh efendim konulmuş kanunları biz değiştiremeyiz. Amma ve lakin biz dert edinsek Mevla değiştirecek, biz dert edinmez isek Allah Teala değiştirmez. Biz isteyeceğiz ki Rabbimiz değiştirsin. Biz istemez isek böyle zelil yaşamaya mahkûm oluruz. Bunu hak ettik.
Üçüncü (3) yanlış; bir, meselelerin temeline inmiyoruz.
Gerçekleri tam araştırma zahmetine katlanmıyoruz. Kulaktan duyma ve kasıtlı olarak bize yanlış okutulan tarih kitaplarından siyonist medyadan öğrendiğimiz, aleyhimizde yanlışları doğru sanıyor ve uyutuluyoruz. İki, bir iş yapağımız zaman yakın ve kısa vadeli düşünüyoruz. Üç, tüm maddi manevi işlerimizi küçük ve bireysel düşünüyoruz. Bu yanlışları İslamiyet’te, siyasette ve ticarette hep böyle yapıyoruz. Dünyanın devleri birleşirken biz tek başımıza ne yapabiliriz ki. Tabii fazla varlık gösteremiyor ve batmaya maruz bırakılıyoruz. Ama biz bunu hak ediyoruz. Neden derseniz, nedeni şu: ABD var, SSCB var, AB var… Peki, o halde neden İBD, yani İslam Birliği yok? Evet, Allah rahmet eylesin Erbakan Hoca Efendi D–8’leri kurdu fakat ne yazık ki kokuşmuş batak Avrupa aşkı uğruna üzerini küllemeye çalışıyoruz. Evet, bu da çok büyük üzücü bir gerçek değil mi? Bu hata ve gerçek yanlışların açılımı ve izahı sayfalara sığmaz, ama arif olanlar anlar. Çünkü arife tarif gerekmez diye düşünüyoruz. Bu gerçeği anlamayanları da anlamaya davet ediyoruz. Rabbim anlamayı ve bu uyuşturulmuşluktan uyanmayı nasibi müesser eylesin, âmiiin.
Ayrıca şunu ilave etmek istiyorum! Kârın en güzeli zararın yakınından dönmek denir ya mesela bir insan bir yanlış yapar veya bir yanlış laf eder de yaptığı bir yanlışı anlar ve ben yanlış yaptım der, itiraf eder yanlıştan döner ise o büyük bir erdemliktir. Fakat yaptığı yanlışı kabullenmeyip yanlışa doğru kılıf ararsa o da en büyük yanlıştır amma ve lakin insanımızın çoğu yanlışını kabul etmiyor.
İnatçı bir şekilde yanlışına doğru kılıf ararken yanlışa battıkça batıyor.
Bu yazı yorumlara kapalı.